Hamile kadınlar hapis altında: Cezaevleri zulümhanelere dönüşmemeli!

HAKSÖZ-HABER

Son zamanlarda tartışıla gelen cezaevlerinde yaşanan bazı insan hakları ihlalleri kamu vicdanında yaralar açıyor.

Tutuklama ve cezalandırmanın büyük haksızlıklar doğurmasına neden olan konjoktürel, subjektif, keyfi unsurlara son dönemlerde daha fazla şahit olunmakta. 

Zaman zaman kamuoyu oluşturma ya da sesini duyurabilme imkanı bulan kişilerin mağduriyetleri giderilmekte. Ancak bazı davalardan yatanların ise böyle bir şansı bulunmamakta. Örneğin bu ülkede muhacir olarak bulunan insanların ‘yabancı terör savaşçısı’ ya da ‘G87’ kodu gerekçe gösterilerek yaşadıkları mağduriyetler… 

Aynı şekilde 2000’in başından itibaren ‘selefi örgütler’ iddiasıyla yargılanıp cezaevine konulan yüzlerce kişinin yaşadığı mağduriyetlerin kamuoyu tarafından hiç bilinmemesi de örnekler arasında yer alıyor. İŞİD iddiasıyla cezalandırılıp tutuklananlara kamuoyunun kulak verme ali cenaplığı zaten söz konusu bile değil. Duymama eşiği FETÖ davasıyla ise zirve yapmakta.

Ne yazık ki bu sorunların doğrudan muhatabı Adalet Bakanlığı çoğu zaman olduğu gibi bu çağrı ve talepleri duymazlıktan geliyor. Özellikle tutuklu annelerle birlikte kalan çocuklar ile ağır hasta tutukluların mağduriyetinin ‘işkence’ boyutuna vardığını söylemek mümkün. 

Cezaevlerinde karnı burnunda hanımların ya da birkaç aylık engelli çocuğuyla yaşam mücadelesi veren annelerin var olması cezaevlerini ıslahhane olmaktan çıkartıp zulüm yerlerine dönüştürüyor. Bu ısrar Türkiye’yi daha güvenli de kılmıyor!

Edirne Cezaevinde bulunan Özlem Düzenli ve 9 aylık oğlu Murat Efe, 3 aydır günde 18 saat su akmayan yerde çile dolduruyor; yine aynı cezaevinde Merve Zayım ise 9 aylık hamile bir şekilde kalabalık ve temizlik dışı ortamlarda doğum yapacağı günü büyük bir kaygı ile bekliyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun paylaşımlarına göre Bakırköy Kadın Cezaevi’nde bulunan Fatma Öztimur ise 4 yaşında otizmli çocuğu ve 20 aylık bir bebeği ile yaşam mücadelesi veriyor.

Başka ülkelerde olunca zulüm saydığımız, “Son verin!” dediğimiz bu hadiseleri burada görmezden gelmek insanlığımıza da inancımıza da sığmaz. 

Başta Adalet Bakanı olmak üzere hükümeti bu zalimane uygulamalardan geri dönmeye, ıslah sistemini gözden geçirip zulüm değil adalet üretmesini sağlamaya davet ediyoruz. 

“Ben zulmü kendime ve kullarıma haram kıldım. O hâlde siz de birbirinize zulmetmeyin.” hadisi düsturunca uyarıyoruz; hem kendinizi hem de ülkemizi bu zulümden ve utanç vesikalarından kurtarın!

 

Başa dön tuşu