Allah kıyamet günü hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyi size muhakkak açıklayacaktır

 

وَلَا تَكُونُوا كَالَّت۪ي نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِنْ بَعْدِ قُوَّةٍ اَنْكَاثًاۜ تَتَّخِذُونَ اَيْمَانَكُمْ دَخَلًا بَيْنَكُمْ اَنْ تَكُونَ اُمَّةٌ هِيَ اَرْبٰى مِنْ اُمَّةٍۜ اِنَّمَا يَبْلُوكُمُ اللّٰهُ بِه۪ۜ وَلَيُبَيِّنَنَّ لَكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ مَا كُنْتُمْ ف۪يهِ تَخْتَلِفُونَ ﴿٩٢﴾

 

92- Bir ümmet diğer bir ümmetten (sayıca ve malca) daha gelişkindir diye, yeminlerinizi kendi aranızda bir bozuculuk unsuru yaparak, ipini kuvvetle eğirdikten sonra bozup-çözen (kadın) gibi olmayın. Şüphesiz Allah, sizi bununla imtihan etmektedir. Kıyamet günü hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyi size muhakkak açıklayacaktır.

Antlaşmayı bozan adam, iradesi zayıf, dar görüşlü, aptal ve bunak bir kadına benzer. Bu kadın ipliğini eğirip katladıktan sonra tekrar söküp dağıtmakta, çözüp bozmaktadır!.. Bu benzetme bütün unsurlarıyla aşağılama, horlama ve garipsemelerle doludur. Sözünde durmamayı, ruhlara kötü bir şey olarak hissettirmekte ve gönüllerde onu çirkin göstermektedir. Onurlu hiçbir insan; bu zayıf iradeli, akli dengesi bozuk, hayatını yararsız boş şeylere harcayan bu kadın gibi olmaya razı olmaz!

Bazı insanlar Allah’ın elçisi Hz. Muhammed ile yaptıkları antlaşmayı bozmada, kendilerini şu şekilde temize çıkarmaya çalışıyorlar da; Hz. Muhammed ve onunla birlikte olanlar güçsüz bir azınlığı temsil ederken, Kureyş güçlü çoğunluğu oluşturmaktadır. Ayeti kerime onların bu gerekçelerinin doğru olmadığını ve kendi yeminlerini bir oyun ve aldatma olarak değerlendirip onlardan el çekmelerinin tutarlı bir neden olamayacağını bildirmektedir:

İslâm iyi vé takva ilkesine dayanmayan herhangi bir antlaşmayı ve yardımlaşmayı kabul etmez. Günah, isyankârlık, insanların haklarının yenilmesi, devletlerin ve milletlerin sömürülmesi, ilkesi üzerinde antlaşmaya veya yardımlaşmaya izin vermez..: İslâm, İslâm cemaatinin binasını ve İslâm devletinin temelini bu ilke doğrultusunda belirler. İslâmın bireysel ilişkilerden tutunda devletlerin ilişkilerine varıncaya kadar her şey de bütün bir insanlığın önderliğini yaptığı bir günde ancak dünya eşsiz bir huzurun, bir güvenin ve temizliğin lezzetine erecektir.

 FİZİLALİL KUR’AN

Unutmayın ki Allah sizi anlaştığınız, sözleştiğiniz o toplumla, o kimseyle deniyor. Daha menfaatli, daha karlı gördüğünüz kimseler lehine, öncekiler aleyhine anlaşmanızı bozup bozmadığınıza bakıyor. Şunu kesinlikle bilesiniz ki eğer öncekilere verdiğiniz sözünüzden dönmezseniz, Allah size ondan daha menfaatli, daha karlı işler lütfedecektir. Ama eğer akşama kadar iplik büken, örgü ören ve akşamleyin de onu bozuveren bir kadın durumuna düşerseniz kesinlikle hep zarar edeceksiniz ve bu da sizin aleyhinize çıkacaktır. Yine unutmayın ki:

Allah kıyâmet günü size ihtilâf ettiğiniz,  tüm eylemlerinizi, ahitlerinizi mutlaka açıklayacak, gözlerinizin önüne serecek ve hesabını soracaktır. Öyleyse size düşen, Rabbinizin sizden istediğine riâyet ederek verdiğiniz sözlerinizde durmak, anlaşmalarınıza sadık davranmaktır. Söz verip anlaşma yaptığınız kimse hattâ bir kâfir bile olsa sözünüzü asla bozmayın. Bu bir müslümana yakışmaz.  Mü’min eman sahibi, güven sahibi insandır. Veya işte bu adam filan gruptan, bu güçsüz, bu zayıf, bunun elinde çeki, senedi yok falan demeyin. 

Unutmayın ki kime bir söz vermişseniz aslında sözü ona değil, Allah’a vermişsinizdir.  Unutmayın ki söz verdiğiniz o kişiden önce bu konuda Allah’a karşı sorumlusunuz. Yâni sözü ister Allah’a karşı, ister kullara karşı vermiş olun fark etmez, sorumlu olduğunuz makam Allah’tır. Öyleyse bu sorumluluğunuzun bilincinde bir hayat yaşayın. Öteler âleminde Rabbinizin sualiyle karşı karşıya kalacağınızı ve iyiliklerinizin sizi cennete, kötülüklerinizin de cehenneme doğru götüreceğini unutmadan yaşayın.

 BASAİRUL KUR’AN

Başa dön tuşu