Gazze’de “su ve tuz” dönemi başladı. Açlık mideleri kasıp kavuruyor!

Gazze Şeridi’nde İsrail ablukasının şiddetlenmesiyle birlikte açlık ileri boyutlara ulaştı. Bölgede hızla yayılan gıda kıtlığı nedeniyle insanların su ve tuz tüketmeye başlayacağı yönündeki uyarılar artıyor.

“Arabi21” ile konuşan ve kıtlıktan etkilenen Filistinliler, Gazze Şeridi’nde hayat kurtaran gıda maddelerindeki eşi benzeri görülmemiş ciddi eksiklik nedeniyle herhangi bir gıda maddesi sağlayamadıktan sonra su ve tuz tüketmeye başlamayı düşündüklerini belirtiyor.

Cebaliye Kampı’ndan göç etmek zorunda kalan Ebu Sakhr, “Arabi21″e yaptığı özel açıklamada, ailesine herhangi bir yiyecek, özellikle de temel gıda maddesi olan ekmek yapımında kullanılan un sağlayamadıktan sonra, sekiz kişilik ailesiyle birlikte önümüzdeki saatlerde su ve tuz tüketme aşamasına başlamak için kendilerini hazırladığını söylüyor.

Ebu Sakhr, Gazze pazarlarında makul fiyata un aradığını ancak bir kilo unu bile alacak parası olmadığını, zira unun kilosunun en az 110 şekele, yani yaklaşık otuz Amerikan dolarına ulaştığını doğruluyor.

Ayrıca okuyun: Bir gazeteci kamerasını bir torba unla takas etmeye karar verdi… Gazze’deki kıtlık zirveye ulaştı (İzle)

Ebu Sakhr, iki tam gündür besin almayan bağırsakların çürümesini önlemek için şu anki seçeneğinin su ve tuz tüketmeye başvurmak olduğunu vurguluyor ve aynı zamanda Gazze’deki açlıktan ölenlerin yavaş yavaş öleceği konusunda uyarıyor: “Komşularımı, özellikle kadınları ve yaşlıları gözlerimin önünde yiyecek ve yemek kıtlığı yüzünden yere yığılırken görüyorum ve yaralılarla ve hastalarla dolu hastanelere naklediliyorlar.”

Gazze’nin doğusundan göç etmek zorunda kalan Yusuf Nassar ise, eşi benzeri görülmemiş şiddetli bir tasarruf uygulamasına başladıklarını ve kendisiyle birlikte çocukları, kardeşleri, kız kardeşleri ve onların çocuklarından oluşan yaklaşık 50 kişilik geniş ailesiyle birlikte, yaygınlaşan kıtlık ışığında bunu yaptıklarını doğruluyor.

“Arabi21” ile yaptığı konuşmada Nassar, kendisi ve ailesinin, hatta küçük çocukların bile yiyecek kıtlığı nedeniyle her gün oruç tuttuklarını ve kıtlık dalgasıyla başa çıkmaya çalışarak mevcut az miktardaki mercimek veya ekmekle iftar ettiklerini söyledi.

Nassar, bir sonraki aşamada sadece su ve tuz tüketmeye başvurulabileceğini, İsrail işgali altındaki hapishanelerde mahkumların yaptığı grevlerde olduğu gibi, o grevlerde de sadece su ve tuz tüketerek yaşadıklarını belirtiyor.

Meryem El-Beravi’nin durumu daha iyi değildi, o da kıtlıkla başa çıkmak ve piyasalardaki gıda kıtlığına, ayrıca mevcut olanların yüksek fiyatına karşı koymak için birkaç gün önce su ve tuz tüketmeye başlamıştı.

Gözyaşları içinde “Arabi21″e konuşan Meryem: “İki gündür dört çocuğum için sahte çorba yapıyorum… Su ve tuzu ateşe koyup, mevcut baharatlardan az miktarda ekliyorum ve sonra çorba diye içiyoruz.”

Meryem, yemin ederek ekliyor: “Üç gündür ne yiyecek ne de ekmek yedim, komşularımın göçmenlerden gelen az miktardaki yiyeceği, çocuklarımın çığlıklarını susturmaya çalışıyorum… Açlık midemi kemiriyor ve üç gündür uyuyamıyorum, sadece su içerek susturmaya çalışıyorum ama nafile, ölmeden önce bize hızlı bir çözüm bulmalarını umuyorum.”

Sağlık Bakanlığı ise kıtlığın yayılmasının tehlikesi konusunda uyarıda bulundu ve yaptığı açıklamada, “açlıktan etkilenen ve her yaştan eşi benzeri görülmemiş sayıda vatandaşın aşırı bitkinlik ve yorgunluk içinde acil servislere ulaştığını ve zayıflamış yüzlerce kişinin açlık ve vücutlarının dayanıklılık kapasitesini aşması sonucunda kaçınılmaz ölüme maruz kalacağı konusunda uyarıyoruz” dedi.

Hükümet Medya Ofisi ise, İsrail’in tam ablukasının devam etmesi ve kötüleşen insani felaketi durduracak etkili bir müdahalenin olmaması nedeniyle açlık ve yetersiz beslenme şehitlerinin sayısının 690’a, aralarında 69 çocuğun da bulunduğu belirtildi.

Başa dön tuşu