“Yedi gök, yer ve onlarda bulunan varlıklar Allah’ı tesbih ve tenzih ederler”

 

تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهِنَّۜ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪ وَلٰكِنْ لَا تَفْقَهُونَ تَسْب۪يحَهُمْۜ اِنَّهُ كَانَ حَل۪يمًا غَفُورًا ﴿٤٤﴾

 

44- Yedi gök, yer ve onlarda bulunan varlıklar Allah’ı tesbih ve tenzih ederler. Aslında hiçbir şey yoktur ki hamd ile Allah’ı tebih etmesin. Ne var ki siz onların tesbih etmesini anlamazsınız. Şüphesiz ki Allah, çok halimdir ve çok affedendir.

 

Bu ifade bu koca evrende bütün atomların bir kalp gibi attığını göstermektedir. Allah’ı noksan sıfatlardan uzaklaştıran ifadelerle coşkun bir ruh halinde O’na doğru harekete geçmektedir. Bir de bakmışsın ki, bütün bir evren hareket ve hayat içindedir. Yine bir de bakmışsın ki, varlığın tamamı sevinç ve mutluluk içinde tek ses olarak O’nun adını yüceltmekte, yüce ulu ve bir olan yaratıcıya doğru bir saygı içinde yükselmektedir.

Kalp bu olayı içinde canlandırdığında, onun eşsiz bir kâinat tablosu olduğunu görecektir. Bütün taşlar, bütün bitkiler ve bütün ağaçlar. Bütün böcekler ve bütün sürüngenler. Bütün insanlar ve bütün hayvanlar. Suda yüzen bütün canlılar, havada uçan bütün canlılar. Bunun yanında göğün sakinleri… Evet bütün bu varlıklar, Allah’ı noksan sıfatlardan uzak görmekte ve yüceliği için de O’na yönelmektedirler.

“O kullarına karşı yumuşaktır, affedicidir.”

Burada yumuşaklığın ve bağışlanmanın sözkonusu edilmesi Allah’a övgü ile tesbihte bulunan bir kâinat kervanı içinde insanın birtakım yanlışlıklar ve kusurlar yapabileceğini ortaya koymaktadır. Evren böyle bir rùh ile donanmışken, insanlar inkâr içindedir, onların içinden bazıları Allah’a ortak koşmakta, O’na kızlar izafe etmektedir. Bazıları O’na övgüde bulunmak ve O’nu noksan sıfatlardan arındırmaktan habersizdir. Halbuki insan bu evren içinde her şeyden daha çok Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih etme, O’na övgüde bulunma, O’nu tanıma ve birleme konumundadır. Eğer Allah’ın yumuşaklığı ve bağışlayıcılığı olmasaydı, bütün insanlar üstün ve iktidar sahibi birinin kıskıvrak yakalanışı gibi yakalanırlardı. Fakat O, insanlara zaman tanımakta, hatırlatmakta, öğüt vermekte ve onları sakındırmaktadır.

     FİZİLALİL KUR’AN

Yani, “Bütün evren ve onun içinde bulunan her şey onları yaratan ve koruyan varlığın her tür eksiklik, hata ve zayıflıktan uzak olduğuna ve O’nun hiç bir ortağı ve eşi olmayacak kadar yüce olduğuna şahitlik eder.”

Her şey sadece yaratıcıyı hamd ile tesbih etmekle kalmaz, aynı zamanda O’nun her yönden eşsiz ve hamde layık tek varlık olduğuna da delil teşkil eder. Her şey yaratıcısının ve düzenleyicisinin her tür niteliği mükemmele ulaştığı bir tek varlık olduğunun bir delilidir. Bu nedenle sadece O hamde ve övgüye layıktır.

Yani, “O’na karşı cüretkar olmanıza ve sürekli O’na yanlış şeyler ve ortaklar isnat etmenize rağmen, sizi bağışlamasının ve sabretmesinin tek nedeni O’nun Halim ve Gafûr olmasıdır. O ne sizden rızkınızı esirger, ne sizi lütfundan mahrum bırakır, ne de isyankâr ve günahkâr bir kimseyi yıldırımla yakar. O, o denli Halim ve Gafûrdur ki, insanlara ve toplumlara ıslah olmaları için zaman tanır, onların doğru yolu bulabilmesi için nebiler ve rasuller gönderir ve samimiyetle ve pişmanlıkla doğru yola uyan bir kimsenin geçmiş günahlarını affeder.

     TEFHİMUL KUR’AN

Başa dön tuşu