İsrail’in İran Saldırısında ABD’nin Irak’taki Varlığından Yararlanması

Rasthaber – ABD’nin Ortadoğu’daki askeri ve diplomatik varlığı bölgedeki
istikrarsızlığın temel faktörlerinden biridir. Aynı zamanda Amerika’nın
Irak’taki varlığı, Siyonist rejimin Irak’ın altyapısını ve hava sahasını
kullanarak İran ve bölge ülkelerine saldırı ve casusluk faaliyetleri
yürütmesine katkı sağlamıştır.
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Irakçi,
‘’İsrail rejiminin İran’a saldırısına ABD, rejime ait savaş uçaklarına hava
koridoru açmışlardır.” dedi. Bu arada Dışişleri Bakanı, “En üst
düzeydeki Iraklı yetkililer, topraklarının ve hava sahasının İran’a karşı
kullanılmasına izin vermeyecekleri konusunda bize güvence verdiler.”
demişti.
Bölgedeki istikrarsızlık ve güvensizliğin temel
faktörlerinden biri olan ABD’nin Ortadoğu’daki askeri ve diplomatik varlığı
hiçbir garanti sağlayamaz. Diplomatik ve ekonomik güç kullanarak Ortadoğu’da etkinliğini
arttıran ABD’nin bölgesel politikası doğrudan kendi ülkesinin çıkarlarına
yöneliktir ve kritik dönemde askeri varlığını ev sahibi ve komşu ülkelerinin
çıkarlarına karşı kullanabilir.
ABD Ortadoğu’daki Askeri Varlığının Sonuçları
Herhangi bir ülkenin ulusal güvenliğinin temel ilkelerinden
biri, sınırları üzerinde tam kontrol ve egemenlik sağlamaktır, ancak Amerikan
askeri kuvvetlerinin Irak dahil bölgeseki varlığı ev sahibi ülkelerin
egemenliğini ciddi şekilde sınırlamaktadır.
Irak’taki askeri ve istihbarat altyapılarının birçoğu ABD
tarafından denetiliyor. Amerikan askeri üslerinin Irak’ta bulunması nedeniyle
ABD söz konusu altyapıları kendi amaçları doğrultusunda kullanabilir. Bu konu
bizim için önelidir, zira ABD’nin çıkarları İran dahil komşu ülkelerin
çıkarlarıyla çatışmaktadır.
Tahran yönetimi, Batı Asya bölgesindeki ABD askeri
varlığının sadece İran’ın güvenliği değil, aynı zamanda tüm bölgenin barış ve
istikrarını da tehidit ettiğini vurguluyor. İran, ABD’nin varlığını
güvensizliği artıran, krizleri körükleyen ve daha fazla dış müdahaleye zemin
hazırlayan bir faktör olarak görüyor. Bu açıdan bakıldığında, ABD’nin bölgesel
ilişkileri değiştirme ve komşu ülkelerin iç politikalarına müdahale etme
olanağı sağlayan türlü nüfuz veya girişim, İran’ın ve diğer bölge ülkelerinin
güvenliğine yönelik bir tehdit olarak değerlendirilmektedir.
İran’ın Bölgesel Tehditlere Diplomatik Yanıtı
ABD’nin bölgedeki askeri varlığının ve bunun ulusal
güvenliğe etkisinin yol açabileceği olası tehditlerle karşı karşıya kalan İran
İslam Cumhuriyeti, her zaman ana çözüm olarak diyalog politikası kapsamında
aktif bir diplomasi faaliyeti yürütmeyi sürdürmektedir.
İran Dışişleri Bakanı Seyyed Abbas Irakçi, artan krizi önlemek amacıyla, Irak dahil
komşu ülkeleri ziyaret ederek, onların topraklarının veya hava sahalarının
İran’a saldırmak için kullanılmaması gerektiği konusunda uyarıda bulundu.
Bakan Irakçi ve diğer İranlı yetkililer, komşu ülkelerle
sürekli temas halinde bu ülkelerin topraklarının İran’a karşı her türlü askeri
veya istihbarat amaçlı kullanımını engellemeye çalışıyor. Bölgesel ortak
çıkarlara ve ulusal egemenliğe saygının önemine vurgu yapan İran, komşu
ülkelerin dış baskılardan etkilenmeden bağımsız ve ulusal çıkarlarını temel
alarak karar vermelerini teşvik ediyor.
ABD’nin Bölgesel İlişkilerinde Ekonomik ve Siyasi Gücünü
Kötüye Kullanması
Bölge ülkelerinin kendi topraklarını ve hava sahalarını
İran’a karşı herhangi bir düşmanca eylem için kullanma yönündeki sayısız
itirazlarına rağmen, bazı hükümetlerin üzerinde derin nüfuzu bulunan ABD, komşu
ülkelerin politikalarını bile etkilemektedir.
Irak da siyasi ve ekonomik olarak ABD’den derinden etkilenen
ülkelerden biridir. Amerikan kuvvetlerinin Irak’ta uzun süredir bulunması ve
ülkenin ABD’nin ekonomik ve güvenlik desteğine göreceli bağımlılığı, bu ülkenin
ulusal güvenliğini ve komşularının güvenliğini korumaya yönelik karar alma
konusundaki bağımsızlığının önünde bir engeldir.
Iraklı yetkililer, ülke topraklarının veya hava sahasının
İran’a karşı herhangi bir düşmanca eylem için kullanılmasına izin
vermeyecekleri konusunda Tahran’a güvence verdiklerini bildirdi, ancak Bağdat
hükümetiyle stratejik ilişkileri olan ABD’nin baskıları sonucu Irak hava
sahasında İsrail’in savaş uçakları için güvenli hat oluşturulduğunu söylemek
mümkün. Bu olay, Irak’ın Amerikan nüfuzuyla tam olarak başa çıkamadığını ve
ABD’nin varlığının bölgesel güvenlik için yarattığı sınırlamaları gösteriyor.
ABD Güçlerinin Irak’tan Çıkarılmasının Önemi
Son yıllarda, Irak’ta Amerikan askeri güçlerinin varlığı
konusu bu ülkenin en önemli siyasi ve güvenlik sorunlarından biri olmuştur, bu
konu direnişin üst düzey komutanları General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi
lideri Ebu Mehdi El-Mühendis’in Amerikan ordusu tarafından Bağdat’ta suikast
sonucu şehit edildikten sonra yeni boyutlar kazandı. Ardından Irak
parlamentosunda Amerikan güçlerinin ülkeden çıkarılmasına ilişkin bir yasa tasarısı
onaylandı. ABD güçlerinin Irak’tan çıkarılması ulusal ve bölgesel bir talep
olarak gündemde yer alıyor.
General Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi El Mühendis’in Irak’ta
ABD tarafından şehit edilişi, ülke ulusal güvenliğinin açık bir ihlali olduğu
için Irak kamuoyu nezdinde ve ülkenin siyasi grupları arasında büyük öfkeye
neden oldu.
Irak meclisinin kararı, ülkenin Amerikan nüfuzundan
bağımsızlığına yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor ancak ABD’nin
baskıları ile karşılıklı ekonomik ve güvenlik ilişkileri nedeniyle, bu kararın
uygulanması hala gecikiyor. Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin geçen
yıl ABD ile 2024 sonuna kadar çekilme konusunda anlaşmaya varıldığı yönündeki
iddiasına rağmen, sürecin önünde halen birçok engel var.
ABD, Irak hükümetiyle işbirliği yapmadan defalarca askeri
operasyonlar gerçekleştirmiş ve direniş komutanlarına suikast düzenlemiştir.
Bunun en son örneği Irak’ta Kataib Hizbullah Hareketi’ne ait tesislerin hedef
alınmasıdır. Şimdi, İsrail rejimine ait savaş uçaklarının İran’a saldırmak için
Irak hava sahasını kullanması, Amerikan kuvvetlerinin Irak’taki varlığının
sonuçlarının yeni boyutlarını gösteriyor.
ABD’nin Irak’taki Askerlerini Çekme Konusunda Net
Olmaması
ABD’nin 2021’de askeri varlığını sona erdirip askeri
danışmanlık statüsüne çevireceğini resmi olarak duyurmasına rağmen bu ülke
Irak’taki askeri altyapısını güçlendirmeye devam etti ve geri çekilme için
belirli bir takvim sunmadı.
Ayrıca Irak Başbakanı Sudani, Amerikan kuvvetlerinin 2024
yılı sonuna kadar çekilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını açıklamıştı, ancak
bu anlaşmanın uygulanmasına dair net bir gösterge bulunmuyor.
Bu durum, Irak ve komşu ülke kamuoyunda büyük endişelere yol
açtı ve Amerika’nın bölgede uzun vadede kalma niyetine ilişkin ciddi soru
işaretlerini gündeme getirdi.
Amerika’nın Irak’taki varlığı, Siyonist rejimin Irak’ın
altyapısını ve hava sahasını kullanarak İran ve bölge ülkelerine saldırı ve
casusluk faaliyetleri yürütmesine katkı sağlamıştır. Bu durum, ABD Irak’ta
kaldığı sürece Siyonist rejimin bölgesel meselelere müdahale etme ve komşu
ülkelere yönelik güvenlik tehdidi oluşturma ihtimalinin var olacağını
gösteriyor.
ABD Güçlerinin Irak’tan Çıkarılmasının Bölge İçin Yararı
Ne?
Amerikan askerlernin Irak’tan çıkarılmasının bölgenin
güvenliği ve istikrarı üzerinde büyük etkileri olabilir; Birincisi, Amerikan
varlığının azalmasıyla birlikte bölge ülkeleri güvenlik ve stratejik
meselelerini bağımsız olarak ve dış müdahale olmadan çözebilecekler ve bunun
sonucunda Siyonist rejim gibi yabancı düşmanların kendilerine dayattığı riskler
azaltılacaktır.
İkincisi, ABD’nin Irak’tan çekilmesi bölge ülkeleri
arasındaki güveni güçlendirebilir ve güvenlik, ekonomik ve siyasi alanlar da
dahil olmak üzere çeşitli alanlarda daha fazla işbirliğinin temelini
oluşturabilir. Bu bağlamda İran, her zaman Irak’ın bağımsızlığını ve ulusal
egemenliğini korumaya önem vermiş ve bu ülkenin dış tehditlerle başa çıkmasına
yardımcı olmak için tüm diplomatik ve siyasi kapasitelerini kullanmıştır.
Irak’ın bağımsızlığı ve ulusal egemenliğinin öneminin
farkında olan İran İslam Cumhuriyeti, yabancı güçlerin etkisine karşı koymak ve
bölgenin güvenliğini sağlamak için bu ülkeyle her türlü işbirliğini
desteklemektedir. Ayrıca İran, bölgedeki diğer ülkelerin desteğini almaya ve
iyi komşuluk ilkesi kapsamında yakın ilişkiler kurup Ortadoğu’da istikrarı ve
barışı güçlendirmeyi amaçlamaktadır/tesnim